Yeni Üyelik Haber bülteni üyeliği
|
Makarios'un ölümünden sonra yerine geçen Spiros Kiprianou Türk tarafını tanımadığını ve görüşmeyeceğini beyan etti. Fakat daha sonra dıştan gelen baskılar neticesinde 19 Mayıs 1979 tarihinde Denktaş'la toplantıya katıldı ve bu toplantı sonunda BM. Genel Sekreteri'nce 10 maddelik mutabakat metni açıklandı. Burada verilen en önemli karar toplumlar arası görüşmelere 15 Haziran 1979'da Lefkoşa'da devam edilmesi idi. Bu görüşmeler Rumlar'ın ENOSİS'e açık bir tutum içerisine girmeleri yüzünden çıkmaza girdi. 9 Ağustos 1980 tarihinde taraflar uzun süren çabalardan sonra bir gündem üzerinde mutabık kaldılar ve gündem metnini imzaladılar. Bizzat BM. Genel Sekreterinin özel temsilcisi tarafından okunan bu metin şöyle idi:
Fakat Kipriyanou imzalamış olduğu bu gündemi açıklandığı gün kabul etmediğini açıkladı. Herşeye rağmen Türk tarafı görüşmede ısrar etti ve 5 Ağustos 1981 tarihinde yapılan toplantıda iyi niyetli ve kapsamlı olarak hazırladığı önlemler paketini Rum tarafına ve BM'ye sundu. Bu pakette:
Bu öneriler BM Genel Sekreterinin özel temsilcisi tarafından olumlu bulundu. Rum tarafı ise Türk önerilerini görüşmeye bile gerek duymadan kabul etmeyeceğini açıkladı. Bundan sonra Rumlar nüfus mübadelesi anlaşmasını tanımadıklarını açıklayarak bütün Rum göçmenlerin evlerine dönmesi gerektiği tezini savunmaya başladılar. Taktikleri ise anlaşma isteyen taraf görünüp KTFD ve dolayısıyla Kıbrıs Türk Halkını ekonomik abluka altında tutmak ve Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınmanın avantajlarını kullanarak Türkler'i dünyadan tecrit etmekti. Böylece zaman hep Rumlar'dan yana çalıştığından anlaşmazlığı uzatmak suretiyle zaman kazanma yolunu seçtiler. 13 Mayıs 1983 tarihinde BM. Genel Kurulu'nda Türkler'in hakkım gasp ederek işgal ettikleri sandalyenin avantajını kullanarak Türkler'in aleyhine bir karar çıkarttılar. Türk tarafı bu kararı kabul etmedi ve KTF. Meclisi, 17 Haziran 1983 tarihinde Self-Determinasyon hakkının bağımsızlık yönünde kullanılmasına olanak sağlayan bir karar aldı. Daha sonra Rum tarafının Türkler'in görüşme çağrılarını kabul etmemesi ve resmi Kıbrıs Cumhuriyeti sıfatını kullanmakta ısrar etmesi üzerine, KTF. Meclisi 15 Kasım 1983 tarihinde yaptığı toplantıda KKTC'nin kurulmasını oy birliği ile karara bağladı. KKTC'nin Bağımsızlık Bildirisi aynı gün Rauf Denktaş tarafından Saray otelinin balkonundan okunarak bütün dünyaya duyuruldu. KKTC'nin ilanından sonra Yunanistan ve Rum tarafı BM. Güvenlik Konseyi'ne başvurdular. Cumhurbaşkanı R. Denktaş'ın ayrıntılı açıklamalarına rağmen Güvenlik konseyi 541 Sayılı kararı ile KKTC'nin ilanını hukuken geçersiz saydı. Türkiye ve KKTC bu kararı tanımadığını açıkladı. Bundan sonra iki tarafı görüştürüp anlaştırma çabaları devam etti. BM Genel Sekreteri Perez De Cuellar'ın taraflara sunduğu "Anlaşma Taslağı" ve "Çerçeve Anlaşma Metni" 21 Ocak 1985 ve 20 Nisan 1986 tarihlerinde Rum tarafınca reddedildi. Sebebi ise, bu taslakta Türkler'e eşit hak tanınması ve ENOSİS'e olanak ta-nınmamasıydı. Ancak BM. Genel Sekreteri almış olduğu iyi niyet görevi çerçevesinde çalışmalarına devam etti ve her iki tarafla da ayrı ayrı defalarca görüştü. 26 Şubat-2 Mart tarihleri arasında yapılan görüşmelerden bir sonuç çıkmayınca Genel Sekreter Güvenlik konseyine bir rapor sundu ve Güvenlik Konseyi 649 sayılı kararını aldı. Bu karar iki toplumdan oluşan bir Kıbrıs Devleti'nin mevcudiyeti esasına dayalı bir çözüm öngörüyordu. Amacını ise; iki toplumun ilişkilerini federasyon, iki toplumluluk ve iki bölgelilik esasına göre düzenleyecek yeni bir anayasa oluşturmak olarak ortaya koyuyordu. Her iki taraf da bu kararı kabul etti. Bundan sonra BM. Genel Sekreteri ve özel temsilcileri iki toplum liderleri ile ayrı ayrı defalarca görüşerek iki toplumun isteklerini içeren 100 maddelik fikirler dizisini ortaya koydular. Fikirler dizisindeki ana konular şunlardı:
BM Güvenlik Konseyi 10 Nisan 1992 tarihinde aldığı 750 sayılı kararla tarafları "Fikirler Dizisi" çerçevesinde görüşmelerde bulunmak üzere New York'a davet etti. Haziran ayında yapılan görüşmelerin birinci turunda Rum tarafının isteği olan toprak sorunu görüşüldü ve BM. Genel Sekreteri yetkisi olmamasına rağmen bir harita ortaya koydu. Denktaş ise verebileceği en fazla taviz olan 29 ( + )'dan aşağıya inemeyeceğini belirtti. İkinci tur görüşmenin gündem maddesi ise yine Rumların isteği olan göçmenler konusu idi ve Genel Sekreter yine Rum yanlısı tutumu ile 100. 000 Rum'un kuzeye yerleştirilmesini istedi. Böylece hiçbir ilerleme sağlanamadı ve görüşmelere 26 Ekim 1992'de devam edilmek üzere ara verildi. Görüşmeler neticesinde Genel Sekreterin verdiği rapora istinaden Güvenlik konseyinin aldığı 774 sayılı karar ise Türk tarafının aleyhine idi. Buna rağmen Türk tarafı görüşme sürecinden ayrılmayarak Newyork'a tekrar gitti. Bu kez anayasa ve garantiler konusu ele alındı ve Rum tarafının Türklerin güvencesini azaltıcı tedbirler üzerinde durması ve Türklerle eşit şartlarda ortaklığa yanaşmaması sonucu bir ilerleme sağlanamadı. Görüşmelere ileriki bir tarihte devam edilmek üzere ara verilmesine rağmen Rum Yönetimi Lideri Vasiliu Newyork'tan ayrılmayarak Güvenlik Konseyinden çıkacak olan kararın Türkler aleyhine olmasını sağlamaya çalıştı. Genel Sekreter Boutras Gali'nin de çabaları sonucu Güvenlik Konseyinden çıkan 789 sayılı karar Türk tarafının kesinlikle kabul edemeyeceği bir karardı. Nitekim KKTC ve Türkiye bu kararı kabul etmediklerini açıkladılar. 789 sayılı karar Rum tarafındaki Başkanlık seçimlerinden sonra Mart 1993'te tarafları tekrar görüşmeye çağırıyor ve KKTC aleyhindeki BM kararlan ile KKTC'nın ve Türkiye'nin kabul etmediği Galli haritasına atıf yapıyordu. Bu arada Rum tarafında seçimler yapıldı ve ENOSİS tarafları EOKA'cıların ve kilisenin desteklediği G. Klerides Rum yönetimi lideri oldu. Mart ayı sonunda Newyork'ta yeni görüşmeler yapıldı. Ancak "Fikirler Dizisi"ni kabul etmeyen ve seçim kampanyası boyunca bütün Rum göçmenlerinin evine döneceğini söyleyen Kle-rides ile nasıl bir sonuç alınacağı, ümitsizliğe yönelik bir görüntü verdi. Ancak seçim sonrası Klerides, Denktaş ile Newyork'ta biraraya geldiler. Görüşmede; BM. Fikirler Dizisi'nin bağlayıcı olmadığını kabul ettiler. Görüşmelerin Adada devamı konusunda prensip kararına vardılar ve Nisan ayı ortalarından itibaren de Adadaki görüşmelere başlandı. Ancak, bu görüşmelerden de sorunu temelinden çözecek neticeler ortaya konulamadı. Temmuz 1997'de Avrupa Topluluğu'nun Güney Kıbrıs Rum kesimini üyeliğe alma yönündeki kararı, sorunun çözümünü daha da güçleştirdi. Türkiye ile Yunanistan arasındaki diğer önemli anlaşmazlık konuları ise; Ege adalarının silahlandırılması, Kıta Sahanlığı, Ege Hava Sahası, Fır Hattı gibi temel sorunlardır. Sonuç olarak; geçmişte olduğu gibi 2000'li yıllarda da Türkiye'nin "Güvenlik Sorunları"nın devam etmekte olduğu görülür. Çeşitli nedenlerden kaynaklanan bu sorunları üç grupta toplamak mümkündür. Bunlardan Birincisi: İmparatorluğun tasviyesinden kaynaklanan sorunlardır. İkincisi: Uluslararası ittifaklardan ve güç dengelerinden doğan sorunlardır. Üçüncüsü: Ülkenin coğrafyasından kaynaklanan sorunlardır. Güney Kıbrıs'ta AKEL İktidarı Şubat 2008'de GKRY'de yapılan seçimlerde Dimitris Hristofyas,son turda rakibi Kasulidis'in aldığı 15.000 oya ve %40.11 oy oranına karşı %59.89 oy oranı ve 23.000 oyla GKRY cumhurbaşkanı seçildi.Hristofyas basına verdiği demeçlerdeKıbrıs sorununun çözülememesi halkımıza ihanetle eşdeğerdirgibisinden cümleler kurarak çözüme hazır olunduğunu ifade etti.KKTC ve GKRY cumhurbaşkanlarının görüşmelerinde Mart 2008'de Lefkoşa'yı ve adayı birbirinden ayıran Lokmacı Sınır Kapısının açılması kararı alındı ve açıldı.Fakat,Kıbrıs halkı kesin çözüm bekliyor. 1970 Harekatıyla Birlikte Kıbrıs Sorununun Çözümlendiğini Savunan Tez Bu teze göre, Türkiye Cumhuriyeti için herhangi bir sorun yoktur. Zira yetkisini kullanmış ve Kıbrıs Türklerinin adadaki sorunu kendisine göre çözmüştür. Diğer bir deyişle, Türk tarafının Kıbrıs sorunu yoktur. KKTC'nin de Kıbrıs sorunu yoktur. Zira, adada barış sağlanmış ve Kıbrıs Türkleri devletlerini kurmuşlardır. Ancak KKTC'nin tek sorunu tanınmama sorunudur. (Dünya'da Tayvan dahil pekçok tanınmayan devlet mevcuttur.) Kıbrıs sorunu, Türkler için çözümlenmiştir. Rumlar için çözümlenmemiş ve sorundur.
|
|
Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa |
Gizlilik Sözleşmesi |
Üye Girişi